Sahtenin Zıt Anlamlısı Nedir?
Bazen hayatta öyle anlar olur ki, bir şeylerin gerçeğiyle yüzleşmek, her şeyin üstüne bir perde çekmek gibidir. O an, kelimeler bile anlamını yitirir. Bugün size, Kayseri’nin soğuk akşamlarında, bir dostla paylaşılan bir sırla, aslında “sahtenin” zıt anlamlısının ne olduğunu anlamaya çalıştığım bir günü anlatacağım. Çünkü bazen gerçek, sadece bir kelimeyle değil, içinde yaşadığın anın duygusuyla çıkar ortaya.
Sadece Bir Gülüş
Bir sabah, kışın ilk günlerinde, hava biraz kararmıştı. O kadar soğuktu ki, ayaklarımın ucunda dondum ve ceketimin içini sıkıca sarıldım. Mahalledeki kafede, eski bir dostumla buluşacaktım. Adı Emre. Yıllar önce lise yıllarımızda sıkça takıldığımız ama zamanla mesafelenen bir arkadaşım. Neyse ki, bu buluşma, yıllar sonra aradaki tüm boşlukları dolduracaktı.
Geldiğimde, Emre o eski halinden eser yoktu. Gözleri, yüzünde garip bir maskeyle saklıydı. Beni gördüğünde hafif bir gülüşle selam verdi ama bu gülüş, içimi ısıtmaktan çok, soğuk bir yalan gibiydi. Gerçekten içten miydi? İhtimal vermek istemedim, ama ne kadar da tanıdık bir sahte duruştu. Gülüşüyle bile, sanki maskesini takmış gibiydi. “Sahtenin zıt anlamlısı nedir?” sorusu içimde yankılanmaya başladı. Bu soruyu yalnızca kelimelerle değil, gözlerimle cevaplamaya çalıştım.
Sahte Dostluk
Saatlerce konuştuk, eski günleri yad ettik, ama bir şeyler eksikti. Eski sıcaklık yoktu. Hatta bazen konuşurken kelimelerin boğazımda düğümlendiğini hissettim. Emre, gülümsediği her an, bir şeyler saklıyordu. İçimde büyük bir hayal kırıklığı oluştu, ama bunu dışarıya yansıtmak istemedim. O kadar yıllık dostluğumuza rağmen, neyin eksik olduğunu çözemedim. O an fark ettim ki, gerçek arkadaşlık, tıpkı havadaki o soğuk rüzgar gibi, şeffaf olur. İki kişi arasında, her şey olduğu gibi akar. Ama Emre’nin bu gülüşü, bir soğukluk, bir mesafe içeriyordu. Gerçek değildi, belki de sadece bir maskeydi.
İçimden ona, “Gerçek misin, yoksa sadece bir yansıma mı?” diye sorasım geldi. Ama ne diyeceğimi bilemedim. Dostluk, her zaman böyle bir gariplik içinde olur muydu? Bir yanda geçmişin izleri, bir yanda şimdi, ama hepsi birleşip, bir araya gelmiyordu. O an, sahtenin zıt anlamlısının güven olduğunu fark ettim. Bir insanın içindeki gerçeklik, güvenli bir bağ kurduğunda ortaya çıkar. Ama o bağ kurulamadığında, her şey sahte olur. Yani, güvenle büyümeyen bir dostluk, ancak zamanla tükenir.
Gerçekleşen Hayaller
Emre ile saatlerce oturduktan sonra, kafede içerisi giderek boşalmaya başladı. Ben hala içimde bir eksiklik hissediyordum. O an, gerçeklerin nereye gittiğini, neden her şeyin soğuduğunu sorgulamaya başladım. Kafede, orada birlikte oturduğumuzda, birbirimize güvenip paylaşıyor olduğumuz zamanlarda ne kadar farklı olduğumuzu fark ettim.
İçimde, bir umut doğmaya başladı. Belki de gerçek dostluk, zamanla kendini gösterecek ve ben, her şeyi yanlış anlamış olabilirdim. Ama her ne olursa olsun, o an içinde gerçekliği hissedebileceğimiz bir şeylere ihtiyacımız var. Gerçek dostluk, sadece kelimelerde değil, insanların duygularında ve birbirlerine verdikleri güvende yatıyor. Sahtenin zıt anlamlısı da bu işte: güven. Birlikte inşa ettiğimiz bağ, gerçek olmalı. O yüzden belki de o gün, Emre’nin bana gösterdiği gülüş bile, aslında onun içinde kaybolmuş bir güven arayışından başka bir şey değildi.
Sonuçta…
Hikâyemin sonunda, “sahtenin zıt anlamlısı nedir?” sorusunun cevabını bulmak zor oldu. Ancak, bana göre bu, insanların hissettikleriyle buluşan bir şey. Güven, gerçekliği ortaya çıkarır. Sahte bir dostluk, güveni kaybetmiş bir dostluktur. O yüzden bazen, bir insanın sadece gülüşüne bakmak yetmez. Duygularını anlamalı, arkasındaki gerçeği hissetmelisin. Bugün, Kayseri’de bu kafede otururken, hem Emre’nin gülüşü, hem de içimdeki duygular bana bir şeyler anlattı: Gerçek, kalpten gelir ve her zaman bir şeyleri netleştirir.